Doğumsal dev nevüsler adından da anlaşıldığı gibi dünyaya
yeni gelen bir bebeğin vücuduna göre çok büyük kabul edilebilecek koyu renk bir
ben ile doğmasıdır. Akademik makalelerde bu durumun görülme sıklığı hakkında
pek çok bilgi olsa da bir ailenin böyle bir lezyonla doğan bebeği olduğunda bu
istatistiklerin artık bir önemi kalmaz. Ailenin tek istediği bu benin bir
şekilde ve mümkün olabildiğince en kısa sürede alınmasıdır.
Ailenin öncelikli olarak estetik kaygılarla alınmasını
talep ettiği lezyonun kişinin hayatı boyunda % 2-4 oranında kötü huylu kansere
dönüşme riski de olduğundan bu lezyonların tıbbi olarak da alınması gereklidir.
Özellikle takip sürecinde renk değişikliği, üzerinde açık yara oluşması, şekil
değişikliği veya tomurcuklanma olması durumunda lezyonun çıkartılma işleminin
daha acil yapılması, tamamı çıkartılamıyor ise örnek biopsi yapılıp
değişikliğin mikroskobik incelme ile değerlendirilmesi gereklidir.
Benlerin alınma işlemindeki en önemli sorun cerrahi
olarak lezyonun alınmasını takiben oluşan deri eksikliğinin kapatılmasıdır.
Küçük lezyonlarda derinin esnekliğinden faydalanarak oluşan boşluk
kapatılabilirken biraz daha büyük olanlarda çevredeki dokuların kaydırılması
ile sorun çözümlenebilir. Ancak dev nevüslerin alınması esnasında oluşacak deri
eksikliği bu yöntemler ile kapatılabileceğin çok üzerindedir. Bu sebeple dev
nevüslerin parça parça farklı seanslarda çıkartılması veya oluşan deri
eksikliğini vücudun başka bir bölgesinden alınacak deri nakli (greftleme
yöntemi ile) kapatılması gerekir. Doğumsal dev nevüslerin çok büyük olup vücudu
bir mayo gibi sardığı nadir durumlarda ise hem greft olarak alınabilecek sağlam
deri miktarı çok az olmakta, hem de deri grefti ihtiyacı daha fazla olmaktadır.
İşte bu grup hastalarda sağlam derinin altına silikon balonların boş olarak
konulup zamanla yavaş yavaş şişirilerek mevcut sağlam derinin genişletilmesi
gerekli olur.
Kök hücre teknolojisinin yakın zamanda daha yaygın
kullanılması ile deri eksikliği olan hastalara deri üretilmesi mümkün
olabilecek olsa da henüz deneysel olan suni deri uygulamaları bu hasta grubunda
henüz rutin kullanılabilen bir teknik değildir.
Hepinize sağlıklı günler dilerim.
Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
www.
estetikcerrahi.blog
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder