28 Ocak 2016 Perşembe

Lipoliz Nedir?



Yağ hücrelerinde fiziksel veya kimyasal yaralanma yapılarak yağ hücrelerinin  parçalanma işlemine lipoliz denir.  Lipoliz işlemi sonrası parçalanan yağ hücrelerinin içeriğinin (yağ molekülleri gibi) kan yolu ile ortamdan uzaklaştırılması, parçalanan hücre kalıntılarının temizlenmesi ve bu iyileşme sürecinde oluşacak yeni bağ dokusu sayesinde de cildin sıkılaşması beklenir. Neticede hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın işlemin sonucu vücuttaki iyileşme basamaklarına dayanarak ortaya çıkmaktadır. Vücut tarafından bu basamaklardan bir tanesi yapılamazsa yada yetersiz yapılır ise işlem sonucu (beklenen estetik kazanç) istenilen düzeyde olmayacaktır. Ayrıca iyileşme süreci haftalar süren bir zaman içerisinde olduğundan yapılan işlemin sonucu da işlemden sonra yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır.

Lipoliz amacı ile odaklanmış ses enerjisi (ultrasonografiler yöntemler), ışık enerjisi (lazer lipoliz), soğuk uygulanması (soğuk lipoliz) gibi travma yaratmak amacıyla fiziksel yöntemler kullanılabileceği gibi yağ hücrelerinin hücre zarında hasar yaratan ilaçların enjeksiyonu (enjeksiyon lipoliz) yoluyla da yağ harabiyeti sağlanabilir. 

Hangi yöntem tercih edilirse edilsin lipoliz yöntemleri sınırlı bir bölgedeki minimal şekil bozukluklarının düzeltilmesi için kullanılabilecek, genellikle birden fazla seans uygulanması gereken yöntemlerdir. Lipoliz uygulamaları liposuction ameliyatlarının alternatifi değildir. Liposuction ameliyatı ile lipoliz teknikleri birbirlerini tamamlayıcı teknikler olarak bir arada kullanılabilir. 

Hepinize sağlıklı günler dilerim.


Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER

Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı








Estetik yağ alınması (Liposuction) sonrası vücut başka yerde yağ toplar mı? Estetik yağ alma (Liposuction) Ameliyatı II



Liposuction yaptırmak için başvuran hastaların hemen hemen tamamı ilk görüşmede bu soruyu sorarlar. "İşlem sonrası vücut başka yere toplar mı?" Sorunun cevabı hem evet hem hayır.

Bir önceki blok yazımda (Kilo versem de kalçalarım erimiyor) fazla kalorilerin vücutta neden yağ olarak depolandığını ve kilo verildiğinde neden her yerden eşit miktarda yağ kaybetmediğimizi izah etmeye çalışmıştım.

Sonuç olarak liposuction yapıldığı için bir insan kilo almaz. Bu sebeple sorunun cevabı "Hayır, liposuction işlemine bağlı vücudu başka yerlerinde yağ birikimi gelişmez" olmalıdır. Ancak diğer taraftan kişi liposuction sonrası kilo almaya (aşırı kalori tüketmeye) devam eder ise aldığı kiloların vücutta bir yerlerde depolanmaya devam etmesi gerekir. Alınan yağ dokusunun yerine yeni yağ dokusu gelişemeyeceği için depolanması gereken yağ vücudun farklı bölgelerinde yığılmaya başlar. Her ne kadar liposuction işlemi vücudun yağlanmasına neden olmasa da işlem sonrası hasta diyetine dikkat etmeyip kilo almaya devam eder ise vücutta yağ dağılımı değişir ve kişiler alışık olmadıkları şekilde şişmanlamaya devam eder.
Sağlıklı günler dilerim.


Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
www.ibrahimcanter.com
youtube.com/ibrahimcanter
bilgi@ibrahimcanter.com





Kilo versem de kalçalarım erimiyor - Estetik yağ alma (Liposuction) Ameliyatı I


"Kilo versem de bazı bölgelerdeki yağlar bir türlü erimiyor." Bu cümle özellikle bayanlardan çok duyduğumuz bir yakınmadır. Peki bu yakınma ile dile getirilen durumun arkasında yatan sebep nedir?

Konunun daha iyi ortaya konulması için cevaplanması gereken ilk soru: "Kilo aldığımızda neden yağ dokusunda artış olur?"
İnsan kullandığından daha fazla kalori içeren besinler tüketir ise fazlalık miktar vücutta depolanır. Fazlalık kalorinin birim hacimde  en ekonomik depolanma şekli yağ olduğu içim de aşırı kalori alımını takiben yağlanmada artış olur. Tabii ki cinsiyet farkına bağlı olarak (östrojen hormonunun düzeyine bağlı olarak) insanların yağ dağılımları da farklılık gösterir. Özellikle kadın tipi yağlanma denilen yağlanma şeklinde yağlar kalçada ve belde toplanır. 

Cevaplanması gereken asıl soruya  dönersek: "Neden kilo alırken her yerimize kilo alırız (yağlanırız) ancak verirken belli bölgelerden bir türlü kilo kaydedemeyiz?"
Yemek yediğimizde vücutta insülin hormonu yükselerek enerji içeren besin maddelerinin yağ hücrelerine girmesini ve burada depolanmalarını sağlar. Tüm yağ hücrelerinde tek tip insülin reseptörü (algılayıcısı) olduğu için vücuttaki tüm yağ hücreleri eşit oranda yağ depolar. Aç kaldığımızda ya da egzersiz yapıp enerji ihtiyacımızı arttırdığımızda ise vücut depoladığı enerjiyi kullanmak için adrenalin isimli hormon salgılanır. Ancak yağ hücrelerindeki adrenalin reseptörleri homojen değildir. Bazı bölgelerdeki yağ hücreleri adrenalin salınımına anında cevap vererek bünyelerinde depoladıkları yağı derhal kana karıştırırken kimi bölgelerdeki yağ hücrelerinin adrenalin cevabı çok daha yavaştır.

Sonuç olarak kilo alırken her yere alıp verirken öncelikli olarak belli bölgelerden verildiğinde bir dengesizlik oluşur. Hele bir de kişilerde sık sık kilo alıp verme eğilimi var ise tartıda kilo değişikliği olmasa da vücuttaki yağ dağılımı değişir. Örneğin hasta 55 kilodan 60 kiloya çıkarken fazlalık kilolar tüm vücuda homojen dağılır. Ancak kilo verip tekrar 55 kiloya indiğinde vücut şekli artık kilo almadan önceki gibi değildir. Belki belli belirsiz kolları veya yüzü daha zayıf ancak kalçaları (yada kiloları depoladığı yağ pakeleri nerede ise o bölge) biraz daha belirgindir. Bu döngü birkaç kez tekrarladığında ise klinik durum iyice netleşir ve hasta bahsedilen şikayeti ile hekim karşısına gelir. 

Bu hasta grubu liposuction ameliyatından en fazla fayda görecek hasta grubudur. Çünkü şikayet belli bir bölgededir. Bu bölgeye yapılacak müdahale ile şekil bozukluğu ortadan kaldırılarak vücut şekillendirmesi başarı ile sağlanacaktır.


Sağlıklı günler dilerim.
Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER

Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı

 





27 Ocak 2016 Çarşamba

Bıçak Değdiğinde Benler Azar Mı?



Toplumda benlerin alındığı taktirde kansere dönüşeceğine dair yaygın bir kanı hakimdir. Sırf bu nedenle büyüse dahi benlerini aldırmak istemeyen pek çok insan vardır.

Dermatoloji uzmanı hekimlerin alınmasını önerdikleri şüpheli lezyonlarını aldırmak için başvuran hastalarımın hemen hepsi muayeneleri esnasında ‘‘Hocam bıçak değdiğinde azar mı?’’ yada ‘‘Aldırdığımızda daha kötü olmaz değil mi?’’ gibi sorular sorarlar. Hemen her hastama benleri alırken aslında benin çevresinde sağlam deriden kesi yaptığımızı, aslında beni değil çevresindeki sağlam cildi kestiğimizi izah ederim.

Benler anatomik bütünlüğü bozulmadan alınması gereken lezyonlardır. Mikroskopik inceleme yapılırken alınan ben ile çevresindeki sağlam deri arasındaki ilişkiye bakılır. Benin, derinin ne kadar derinine kadar gittiğinin incelenmesi gerekir. Bu sebeplerden dolayı benin çevresinde güvenlik sınırı denilen sağlam deri bırakılarak biyopsi yapılır.

Peki neden insanlar arasında benlerin alınır ise kötü huylu bir tümöre dönüşeceğine dair bir inanış vardır? Çünkü biz toplumca okuyan araştıran bir toplum değiliz. Bizler eş dost tanıdık vasıtasıyla kulağımıza çalınan bilgilere inanan, bu kanallar ile bilgilenmeyi daha kolay bulan bir toplumuz.

Sonuçta alınan benlerin küçük bir kısmında da patoloji (mikroskopik incelme) sonucunda cilt kanseri tanısı konulmuş oluyor. Hatta bu hastaların bazılarında daha ileri cerrahi girişimler, ilaç ve ışın tedavisi uygulamak gerekebiliyor. İşte toplumsal hafızada biyopsi yapılıp sonucunda önemsiz ben olarak rapor edilen onlarca hatta yüzlerce kişi değil de, biyopsi sonrası kanser tanısı alan birkaç hasta kalıyor. Sanki biyopsi yapılmasa o kişide kanser olmayacakmış da biyopsi yapıldığı için kanser olmuş gibi algılanıp eşe dosta tanıdıklara da öyle anlatılıyor. Şehir efsanesi de bu şekilde yayılarak kulaktan kulağa yayılıyor. Oysa ki belki biyopsi yapılmasa o hastaların kanser tanısı da çok daha ileri aşamada konulacak belki de hastanın hayatı riske girmiş olacak.

Günün sonunda hatırlamamız gereken nokta; biyopsi yapıldığı için lezyonlar karakter değiştirmez. Lezyon kanser ise kanserdir, değilse değildir. Yapılan biyopsi ile sadece adı konulur. Biyopsi sonucunda lezyon kanser değil ise endişe duyulacak bir konu zaten yoktur. Rahatsız olunan bir lezyondan hasta kurtarılmış olur. Sonucun kanser çıktığı durumda ise hastaya gerekli görülen ek tanı ve tedavi işlemleri uygulanır. Kanser olan bir lezyonun vüc"uttan alınarak değerlendirilmesi ve gerekli görülür ise ek tedavilerin uygulanması, adı konulmadan kanserin hasta vücudunda büyümesinden çok daha tercih edilecek bir seçenektir.

Hepinize sağlıklı günler dilerim.


Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
www.ibrahimcanter.com
youtube.com/ibrahimcanter
bilgi@ibrahimcanter.com
Google.com/+ibrahimcanter