17 Ekim 2018 Çarşamba

Yüzümüz İçin Estetik Yaptırıyoruz Ama Ya Ellerimiz?


Yaşlanmak engellenemez bir süreç olsa da günümüzde estetik cerrahinin sunduğu imkanlar ile yaşlanmanın yarattığı estetik kayıplar büyük ölçüde düzeltilebilmektedir. Ancak yaşlanma sadece yüzümüzde olan bir süreç değil tüm vücudu etkileyen top yekûn bir değişimdir. Diğer taraftan farkında olmasak da vücudumuzda ellerin görsel bir anlamı vardır. Konuşmamız kadar önemli olan vücut dilimizde mimiklerimizi el hareketlerimiz tamamlar. Karşılaştığımız zaman tokalaşma tarzımız karşımızdakine verilen en direkt mesajdır. Sevdiğimize elimizle dokunur sıcaklığımızı aktarırız. Sonuçta yüzümüze yaptıracağımız işlemler ile yaşlılığın etkilerini azaltırken ellerimizi ihmal edersek arzu ettiğimiz genç görünüme kavuşmamız mümkün olmaz. 

Kişiden kişiye süreç farklı olsa da yaşlanma ile birlikte ellerdeki yumuşak dokuda incelme, bunun sonucunda damarlarda ve kemiklerde belirginleşme ile ciltte lekelenme ve kuruma olur. El estetiği planlanan kişilerde bu değişikliklerin hangilerinin ne kadar geliştiği değerlendirilerek kişinin ihtiyacına yönelik bir tedavi şeması belirlemek gerekir. Kök hücreler ile zenginleştirilmiş yağ dokusu enjeksiyonları ve lazer biyostimülasyonu ile ciltteki hacim kayıpları yerine konulurken cildin kalitesini artırmak için PRP, mezoterapi, cilt altına saf hyaluronik asit enjeksiyonları, kök hücre veya fibroblast enjeksiyonları yapılabilir. El üzerinde zamanla oluşan kahverengi lekelerin giderilmesi için lazer, kimyasal soyma (peeling) veya mikrodermabrazyon (mekanik soyma) uygulanabilir. Ayrıca bu cerrahi işlemler renk açıcı mezoterapi uygulamaları ile kombine edilebilir. Ellere hacim kazandırmak ve cildin kalitesini arttırmak için uygulanan işlemler hemen her mevsim yapılabilse de renk açıcı işlemler sonrasında ellerin (güneş kremi kullanılarak) güneşten korunması gerekeceği için bu işlem için kış ayları tercih edilir. 

Hangi tedavinin uygulanacağına hastanın ihtiyacı değerlendirilerek karar verildiği gibi kaç seans işleme ihtiyaç olacağı da gene hastadan hastaya farklılık gösterir. Genellikle kök hücre ile zenginleştirilmiş yağ dokusu enjeksiyonu için tek seans yeterli olsa da cildi tazelemek veya rengi açmak için yapılan işlemler için iki üç hafta aralıklar ile birkaç seans işleme ihtiyaç duyulabilir. 

Hepinize sağlıklı günler dilerim.

Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı

9 Ekim 2018 Salı

Kulak Protezi (Epitez) Nedir?


Rekonstrüksiyon (yeniden yapma veya onarma) ameliyatları bizim uzmanlık alanımızın belki de en zevkli ameliyatlarıdır. Vücuttaki bir eksikliği gidermek ileri düzeyde cerrahi beceri ve tecrübe gerektirdiği gibi kimi zaman hasta için de uzun bir tedavi sürecini içerir. 

Bu ameliyatlarda mümkün olabildiğince hastanın kendi dokularını kullanılması öncelikli olarak tercih edilmesi gerekse de daha önceden yapılan ameliyatların başarısız olması ya da hastaların daha kısa ve ağrısız bir iyileşme süreci ile talep etmesi gibi durumlarda farklı çözümler üretmek gerekebilmektedir. 

Kulak eksikliği olan hastalar bu duruma iyi bir örnektir. Genel teamüllerde kulak kepçesi olmayan hastalarda kaburga kıkırdağı kullanılarak çok aşamalı ameliyatlar ile kulak kepçesi oluşturulmaya çalışılmalıdır. Ancak gelişen teknoloji ile artık bu hasta grubunda alternatif tedavi seçenekleri sunulabilmektedir. Hastalarda sağlam olan taraftan kalıp çıkartılarak veya bilgisayarlı görüntüleme yöntemleri ile kullanılarak yapılacak kulağın modeli yapıldıktan sonra hastanın kulağının olması gereken yerde kafatası kemiğine implantlar uygulanır. Bu implantlar diş hekimlerinin diş protezlerini tespit etmek için kullandıkları diş implantları ile benzerdir. İmplantların uygulandıkları yere adapte olmasını takiben çıkartılan modele güre üretilen kulak epitezi (protez) implantlar ile bağlantı kurularak (mıknatıs sistemi veya klips sistemi ile) işlem tamamlanır. Protezin ne kadar başarılı olduğu protezi yapan hekimin ustalığı ile birebir bağlantılı olsa da akılda tutulması gereken bir gerçek uygulanan protezlerin zaman içinde dış etmenlere bağlı (güneş ışığı, toz gibi) zamanla eskiyip yıpranacağıdır. Bu sebeple yapılan kulak epitezlerinin birkaç yılda bir yenilenmesi gerekebilir. 

Hepinize sağlıklı günler dilerim.

Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
youtube.com/ibrahimcanter

5 Ekim 2018 Cuma

Teknoloji ve Plastik Cerrahi


"Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir" diyor M.Ö 535-475 yılları arasında Efes'de yaşamış olan filozof Herakleitos. Günümüzde macera roman yazarı Dan Brown BAŞLANGIÇ isimli romanında teknoloji ile insanlığın gelişimi arasındaki ilişkiyi irdeliyor. 

Peki Plastik Cerrahi için gelişen teknoloji ne anlama geliyor? Yaptığımız hemen her ameliyatın başka branşlar tarafından alınmaya çalışıldığı bir ortamda yaşamak için gelişmeye, değişip evrilmeye diğer tüm tıp branşlarından daha çok ihtiyaç duyar Plastik Cerrahi. Çok değil birkaç on yıl önce başkalarının imkânsız dediği ameliyatları yaparak doğan Plastik Cerrahi branşı, bugün de teknoloji ve tıp bilimindeki tüm gelişmeleri hızla özümseyip hastaların ihtiyaçları yönünde kullanarak yaşamını sürdürmektedir. 

Yetmişlerde bulunup seksenlerde popülerize olan liposuction artık yerini ultrasonografik veya lazer yardımlı liposuction’a bırakmıştır. İki boyutlu fotoğraflama yöntemleri yerlerini üç boyutlu fotoğraflara bırakırken ameliyat sonrası görünüm için gelişmiş simülasyon programlarının popülaritesi giderek artmaktadır. Üç boyutlu yazıcılardan kişiye özel üretilen titanyum implantlar günümüzde giderek kemik onarımları için kişinin başka yerlerinden kemik alınmasını lüzumsuz kılmaktadır. Uzun zamandır diş protezi yapmak için çene kemiğine konulan implant uygulamaları artık kulak, burun gibi organların eksikliğinde hazırlanan epitezlerin (protez kulak veya burunun) yerine tespitinde kullanılmakta. Kök hücre uygulamaları iyileşmeye yaraların kapatılmasından, suni deri yapımına, meme onarımından yaşlanan yüzün gençleştirilmesine kadar pek çok alanda Plastik Cerrahlar tarafından kullanılmaktadır. 

Doğru ellerde kullanılan teknoloji ile umarım hastalarımıza yararlı daha nice çözümler üretebiliriz. Hepinize sağlıklı günler dilerim.

Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı

12 Eylül 2018 Çarşamba

Saç Mezoterapisi Nedir?


Erkek tipi kellik olarak adlandırılan saçlı derinin belirli bölgelerinde gelişen kellik tedavisi için saç ekimi iyi bir çözüm olsa da kalınlarda ilerleyen yaş ile daha sık görülen saçların yaygın bir şekilde seyrekleşmesi ve saç kalitesinin azalması sorununun üstesinden saç ekimi ile gelmek mümkün değildir. Ayrıca zayıflama amacı ile yapılan metabolik cerrahi sonrası (mide küçültme ameliyatları) hızlı kilo vermeyi takip eden dönemdeki veya kanser ilaçlarına bağlı gelişen saç dökülmesi sonrası saçların eski sağlığına kavuşturulması için de saç ekimi bir tedavi seçeneği olamamaktadır. 

Saç diplerindeki lokal kan akımını arttıran ilaçları, saç gelişimi için gerekli besinleri ve eser elementleri ortama sağlayarak mevcut saçların güçlenmesini ve saç döngüsünde uyku durumundaki saç köklerinin yeniden aktif döneme geçmesini sağlayan lokal ilaç tedavisine saç mezoterapisidenir. 

Saçlı bölgenin genelinde, saç seyrelmesi ile ortaya çıkan saç sorunlarına saç mezoterapisi iyi bir tedavi seçeneği olabilmektedir. Saç mezoterapisi ayrıca saç ekimi öncesi ekilecek saçların güçlendirilmesi ve ekim yapılacak bölgenin saç ekim için hazırlanmasına katkı amacı ile kullanılabileceği gibi saç ekimi sonrası ekilen saçların daha kalıcı olması için tamamlayıcı tedavi amacıyla da kullanılabilir. 

Saç mezoterapisi için kişinin kendi kanından elde edilen büyüme faktörleri (PRP) kullanılabileceği gibi şişelerde kullanıma hazır olarak sağlanan ilaçlarda tercih edilebilir. Saç mezoterapisi yaptırılmadan önce dikkat edilmesi gereken en önemli husus yapacak kişinin hekim olması ve kullanılacak ilacın Sağlık Bakanlığı’nın izni ile ithal edilmesine müsaade edilmiş sertifikalı ilaçlar olmasıdır. 

Hepinize sağlıklı günler dilerim.

Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı

28 Mayıs 2018 Pazartesi

Meme Büyütme Ameliyatları İle İlgili Merak Edilenler


Meme protezleri ile ilgili en sık sorulan soru bu protezlerin baskı altında patlayıp patlamayacağı ile ilgilidir. Yıllar içerisinde meme protezi üretim teknolojisi gelişerek artık beşinci nesil denilen, delinme ve kaçak oluşma riski daha düşük dış kapsülü olup içerisine çapraz bağlar ile birbirlerine bağlanarak sıvı yerine katı materyal gibi davranan ve şeklini muhafaza eden silikon jel ile doldurulmuş implantlar üretilmiştir. Dünyanın önde gelen meme protezi üreticisi firmalar (Mentor ve Allergan) ürettikleri protezlere ürün garantisi vererek satışa sunmaktadır. 

Diğer sık sorulan bir konu ise meme protezi konulması sonrası meme kanserine yönelik tarama amaçlı yapılan radyolojik görüntülemelerde sorun olup olmayacağıdır. Meme protezleri mamografi çekilmesine engel teşkil etmez. Yeni çıkan dijital mamografi cihazları ile meme dokusu ve meme protezi bir arada görüntülenebileceğinden meme kanseri gelişir ise tanının gecikmesine neden olmaz.
Hamilelik ve emzirme döneminde de meme protezinden bebeğe silikon geçmez. Meme protezi kas altına veya meme altına konulduğunda süt kanalları ile ilişkili değildir. Protezin içiriği dokuya yayılmadığı için de bebeğe kan yoluyla veya süt yoluyla ulaşması mümkün değildir.
Son olarak ise hastalar meme protezinin konulması için yapılacak kesinin izi konusunda endişelerini iletirler. Son dönemde tüm dünyada daha güvenli bulunduğu için en sık meme altı kesileri tercih edilmektedir. Bu iz, tam meme altı kıvrımda kalır. Uzun dönemde bu bölgedeki iz belirginsizleşir ve dışarıdan daha zor fark edilir hale geleceği için hastayı rahatsız etmez.
Hepinize sağlıklı günler dilerim. 

Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı

24 Mayıs 2018 Perşembe

Estetik Ameliyatlarda Hangi Teknik Daha İyidir?



Plastik ve estetik cerrahi ameliyatlarında neden farklı yöntemler vardır? Ameliyatların adı aynı olduğu halde neden cerrahlar farklı farklı teknikler kullanırlar? Bu soruların birden fazla doğru cevabı olsa da aslında farklı tekniklerin olmasının asıl sebebi tek bir yöntemin tüm hastalarda aynı güzel sonucu vermemesidir. Her teknik belli durumdaki hastalar için geliştirilmiş olup sadece o hasta grubunda iyi sonuç verir. Uygulanacak her yöntemin kendisine has avantajları ve dezavantajları vardır. Uygulanacak tekniğe ameliyat sonrası iyileşme süresi değişik olabileceği gibi estetik sonuçlarda farklı olacaktır. Ayrıca uygulanacak tekniğin şekli ameliyatın maliyetini de değiştirir. Ayrıca bir cerrah her tekniği aynı beceri ile yapamayabilir.


Bu sebeple sadece bir tekniği uygulayarak her hastasına aynı işlemi yapan bir hekimin çok iyi, kabul edilebilir ve kötü olmak üzere farklı yelpazelerde hasta sonuçlarının olması kaçınılmazdır. Bir başka deyiş ile cerrahi sonucun her hastada iyi olabilmesi için hastaya uygulanacak yöntemin ancak hasta dinleyip beklentilerini anlaşıldıktan ve fizik muayenesi tamamlandıktan sonra hastanın durumuna bakılarak belirlenmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak başvurduğunuz cerrahınız size sadece bir tekniği empoze etmek yerine farklı seçenekler sunabiliyorsa ve sunulan seçeneklerin neden sizde tercih edildiğini anlatabiliyorsa sizlerin de karar vermeniz o denli kolay olabileceği gibi aynı zamanda hekiminize karşı gelişen güven duygunuz da o denli fazla olur. Unutmayınız önemli olan internetten okuduğunuz ya da çevrenizdeki insanlardan kulaktan dolma duyduğunuz bir yöntemin sırf yeni popülerize olduğu için size uygulanması değil, sizin özelinizde size en uygun tekniğin kullanılarak ameliyatınızın yapılabilmesidir.
Hepinize sağlıklı günler dilerim.

Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
www. estetikcerrahi.blog


21 Mayıs 2018 Pazartesi

Meme Protezleri Konulurken Hangi Kesi Tercih Edilmeli?



Yakın zamanda meme protezlerinin uygulanmasında dikkat edilmesi gereken hususları içeren iki uluslararası makale referans alınarak Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği tarafında üyelerine dikkat edilmesi gereken 14 husus vurgulanmıştır.
 
Toplam 14 maddenin 13 tanesi cerrahi tekniğin detayları ile ilgili dikkat edilmesi gereken konuları özetlerken bir madde ‘‘Periareolar/transaksiller insizyonlardan kaçının; hem laboratuvar, hem de klinik çalışmalar bu insizyonlarda paketin meme bezindeki bakterilerle doğrudan kontamine olması nedeni ile kapsül kontraktürü oranlarının daha yüksek olduğunu göstermektedir.’’ diyerek meme başı çevresinden veya koltuk altından yapılan kesilerden mümkün olduğunda kaçınılması gerektiğini vurgulayıp meme altındaki kıvrım yerine aklanan kesinin daha güvenli olduğunu ve tercih edilmesi gerektiğine vurgu yapmaktadır.
Benim de meme büyütme isteği ile gelen hastalarımı bilgilendirirken öncelikli olarak önerdiğim meme altı kesisinin daha güvenli olduğunun bilimsel yayınlar ile bir kere daha teyit edildiğini ve bu ameliyatı düşünen bayanların bu yöntem ile ameliyat olmayı daha fazla tercih etmeleri gerektiğini hatırlatmak isterim.
Hepinize sağlıklı günler dilerim.

Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
www. estetikcerrahi.blog