27 Ocak 2016 Çarşamba

Bıçak Değdiğinde Benler Azar Mı?



Toplumda benlerin alındığı taktirde kansere dönüşeceğine dair yaygın bir kanı hakimdir. Sırf bu nedenle büyüse dahi benlerini aldırmak istemeyen pek çok insan vardır.

Dermatoloji uzmanı hekimlerin alınmasını önerdikleri şüpheli lezyonlarını aldırmak için başvuran hastalarımın hemen hepsi muayeneleri esnasında ‘‘Hocam bıçak değdiğinde azar mı?’’ yada ‘‘Aldırdığımızda daha kötü olmaz değil mi?’’ gibi sorular sorarlar. Hemen her hastama benleri alırken aslında benin çevresinde sağlam deriden kesi yaptığımızı, aslında beni değil çevresindeki sağlam cildi kestiğimizi izah ederim.

Benler anatomik bütünlüğü bozulmadan alınması gereken lezyonlardır. Mikroskopik inceleme yapılırken alınan ben ile çevresindeki sağlam deri arasındaki ilişkiye bakılır. Benin, derinin ne kadar derinine kadar gittiğinin incelenmesi gerekir. Bu sebeplerden dolayı benin çevresinde güvenlik sınırı denilen sağlam deri bırakılarak biyopsi yapılır.

Peki neden insanlar arasında benlerin alınır ise kötü huylu bir tümöre dönüşeceğine dair bir inanış vardır? Çünkü biz toplumca okuyan araştıran bir toplum değiliz. Bizler eş dost tanıdık vasıtasıyla kulağımıza çalınan bilgilere inanan, bu kanallar ile bilgilenmeyi daha kolay bulan bir toplumuz.

Sonuçta alınan benlerin küçük bir kısmında da patoloji (mikroskopik incelme) sonucunda cilt kanseri tanısı konulmuş oluyor. Hatta bu hastaların bazılarında daha ileri cerrahi girişimler, ilaç ve ışın tedavisi uygulamak gerekebiliyor. İşte toplumsal hafızada biyopsi yapılıp sonucunda önemsiz ben olarak rapor edilen onlarca hatta yüzlerce kişi değil de, biyopsi sonrası kanser tanısı alan birkaç hasta kalıyor. Sanki biyopsi yapılmasa o kişide kanser olmayacakmış da biyopsi yapıldığı için kanser olmuş gibi algılanıp eşe dosta tanıdıklara da öyle anlatılıyor. Şehir efsanesi de bu şekilde yayılarak kulaktan kulağa yayılıyor. Oysa ki belki biyopsi yapılmasa o hastaların kanser tanısı da çok daha ileri aşamada konulacak belki de hastanın hayatı riske girmiş olacak.

Günün sonunda hatırlamamız gereken nokta; biyopsi yapıldığı için lezyonlar karakter değiştirmez. Lezyon kanser ise kanserdir, değilse değildir. Yapılan biyopsi ile sadece adı konulur. Biyopsi sonucunda lezyon kanser değil ise endişe duyulacak bir konu zaten yoktur. Rahatsız olunan bir lezyondan hasta kurtarılmış olur. Sonucun kanser çıktığı durumda ise hastaya gerekli görülen ek tanı ve tedavi işlemleri uygulanır. Kanser olan bir lezyonun vüc"uttan alınarak değerlendirilmesi ve gerekli görülür ise ek tedavilerin uygulanması, adı konulmadan kanserin hasta vücudunda büyümesinden çok daha tercih edilecek bir seçenektir.

Hepinize sağlıklı günler dilerim.


Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
www.ibrahimcanter.com
youtube.com/ibrahimcanter
bilgi@ibrahimcanter.com
Google.com/+ibrahimcanter




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder