25 Aralık 2022 Pazar

Mommy Makeover:


Evlat sahibi olmak pek çok kadının hayali olsa da gebelik sürecinde alınan kilolara, karın bölgesinin gerilmesine ve değişen hormonlara bağlı vücutta kalıcı değişiklikler olmaktadır. İşte tüm bu değişikliklerin tek bir ameliyat ile düzeltilmesine yönelik yapılan kombine ameliyatlar gebelik estetiği veya mommy makeover olarak adlandırılmaktadır. 

 

Gebelik estetiği denilen ameliyatlar ile sarkan karın derisi ile gevşeyen karın kaslarının düzeltilmesi (karın germe ameliyatı, abdominoplasti, tummy tuck), bel ve sırt bölgesindeki yağların alınarak belin inceltilmesi ve bel kıvrımının sağlanması, değişen hormonlara ve emzirmeye bağlı sarkan memelerin dikleştirilmesi, gereği halinde silikon meme protezleri konularak meme hacminin arttırılması veya meme küçültme ameliyatı ile aşırı büyüyüp hastalarda sırt boyun ağrısı yapan memelerin küçültülmesine yönelik meme estetik ameliyatları bir arada yapılmaktadır.

 

VAZER-liposuction olarak adlandırılan yöntemle yağlar emilmeden evvel vücutta küçük parçalara ayrılarak daha seçici bir yağ alma işlemi yapılabilmekte, bu sayede hastanın iyileşme süreci çok saha hızlı ve sorunsuz olabilmektedir. Ayrıca Renivion J Plasma teknolojisi ile liposuction sonrası 3-6 aylık iyileşme süreci sonucunda elde edilecek sıkılaşmaya ameliyata ulaşılabilmektedir. Silikon meme implantlarının farklı şekillerde (yuvarlak, damla şekilli) ve farklı profil yüksekliklerde (moderate profile, high profile) üretilmeleri ile meme büyütme ameliyatlarında hastalara artık daha fazla meme şekli seçeneği sunulabilmektedir. Gelişen simülasyon programları (Crisalix Virtual Aesthetics) ile hastalara işlem öncesi kendi fotoğrafları üzerinden ameliyat sonrası nasıl görünecekleri konusunda fikir verilebilmektedir. 

 

Kombine cerrahiler hastalara tek seferde ihtiyaç olan tüm bölgelere cerrahi yapılmasına imkân sağlasa da ideal vücut kontürünün sağlanması için ehil cerrahlar tarafından, iyi bir planlama yapılarak ve tam teşekküllü hastanelerde uygulanması gereken cerrahi yöntemlerdir. 


Hepinize sağlıklı günler dilerim. 


Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı

24 Aralık 2022 Cumartesi

BBL (Brazilian Butt Lift) Nedir?


Popo büyütme ameliyatı ya da yaygın bilinen ismi ile BBL (Brazilian Butt Lift) vücuda şekil verip daha iyi bir kontur sağlanması için yapılan yağ alma ameliyatı (liposuction) ile alınan yağların popoya uygulanması ile poponun büyütülmesi işlemidir. Bu bağlamda düşünüldüğünde daha önce silikon popo protezleri ile yapılan ameliyatın kombine bir uygulama ile (liposuction + yüksek hacimli yağ greftlemesi) kişinin kendi öz dokuları kullanılarak yapılması anlamına gelir.  

BBL ile yapılan popo büyütme ameliyatlarında kişinin kendi yağı (öz dokuları) kullanıldığı için kişi kilo alıp verdiğinde popo bölgesinde de kilo değişikliklerine uyum sağlayacak şekilde büyüme veya küçülme olur. Kişi yaş aldıkça vücudunun diğer bölgeleri gibi popo bölgesi de doğal yaşlanma sürecine uyumlu değişiklik gösterir. Ameliyat doğru uygulandığında popo protezi ameliyatlarına göre enfeksiyon riski daha düşüktür ve protezin kaymasına bağlı gelişen asimetrilerin oluşma riski de yoktur.

Bu bahsedilen avantajların yanında liposuction ile alınan yağın hangi teknik ile alındığı, popoya uygulanmadan evvel nasıl bir işlemden geçirildiği ve popo bölgesinde hangi anatomik plana uygulandığı çok önemlidir. Liposuction işlemi, VAZER-liposuction yöntemi ile yapıldığında daha seçici bir yağ alma işlemi yapılabilmekte, bu sayede hastanın iyileşme süreci çok saha hızlı ve sorunsuz olabilmektedir. Ayrıca Renivion J Plasma teknolojisi ile liposuction sonrası 3-6 aylık iyileşme süreci sonucunda elde edilecek sıkılaşmaya ameliyata ulaşılabilmektedir. Alınan yağların ultrason kılavuzluğunda doğru anatomik plana uygulaması sayesinde ise hem daha iyi estetik sonuçlar elde edilebilmekte hem de yağ embolisi denilen damara yağ kaçma riski ortadan kaldırılabilmektedir. Safe BBL olarak adlandırılan USG-guided yağ grefti uygulaması modern Plastik Cerrahi pratiğinde giderek yaygınlaşan ve uluslararası klavuzlarda önerilen bir tekniktir. 


Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı


18 Nisan 2021 Pazar

Doğum Sonrası Estetik İşlemler


Gebelik süreci kadınların hayatında duygusal ve fiziksel olarak çok önemli bir dönemdir. Yeni bir bedene can verebilmek adına değişen hormonların etkisi ile kadınların vücudunda pek çok geçici ve kalıcı değişiklikler gerçekleşir. 

Pek çok anne adayı gelişen yavrusunu daha iyi besleyeceğini düşünerek artan iştahları ile bilinçsiz beslenerek aşırı ve gereksiz kilo alırlar. Doğum sonrası ile annenin sütü gelsin diye geleneksel olarak önerilen besinlerin neredeyse tamamı kaloriden yüksek gıdaları içerir. Tüm bunların sonucu olarak gebelikte alınan fazla kilolar sonrasında annelerde kalıcı hale gelir. 

Gebelik sürecinde estrojen, prolaktin gibi pek çok hormonda artış gözlenir. Tüm bu hormonlar gebeliğin sürdürülebilmesi için gerekli olup, gelişen bebeğin anne karnında ana rahmine tutunabilmesini sağlarken gebelik sonrası dönemde annenin memesinden yavrusunu besleyecek sütün gelmesi için memeleri hazırlar. Sonuçta bu dönemde hacmi artan ve yapısal değişikliklere uğrayan meme dokusu gebelik sonrası normale dönen hormonların desteğini kaybettiğinde hızla hacim kaybedip sarkabileceği gibi kimi zamanda sütü üreten süt bezleri küçülürken yerlerini yoğun yağ dokusuna bırakarak hacmini kaybetmeyen ancak çok büyümüş ve sarkmış memelere bırakabilir. Her iki durum da estetik olarak gebelikten önceki görünümünden çok uzak meme şekli ile sonlanır. Ayrıca gebelikte değişen hormonlar meme başlarının renginde de değişikliğe yol açabilir. 

Anne karnında büyüyen bebek karın ön duvarındaki esnek olan kas tabakasını ve esnekliği çok sınırlı olan fasya tabakasını gevşetir. Doğum sonrası dönemde kas gücü yüksek olan kadınlarda gerginliği artan kas tabakası göbek bölgesindeki aşırı sarkıklığı engellese de ilerleyen yaşlarda kas gücü azaldıkça özellikle karın alt kesiminde sarkma gelişir. Ayrıca ne kadar dikkat edilirse edilsin yapısal olarak bir grup kadında gebelik sırasında gerilen ciltte çatlakların oluşması engellenemeyebilir. Küçük bir grupta ise hızla genişleyen karın bölgesinde orta hatta kaslar birbirlerinden ayrılarak geniş bir fıtıklaşmaya neden olabilir. 

Gebelikten sonra göbek bağı ile oluşan anne ile bebeği arasında fiziksel bağ kesilse de anne süt verdiği sürece fiziksel bağ süt bağı devam eder. Anne süt verdiği sürede alacağı hemen her ilaç bebeğine de geçer. Ayrıca süt üretimini destekleyen hormonlar da yüksek kalır. Bu sebeple süt veren annelerin memeleri yapısal ve fizyolojik olarak farklıdır. Emzirme döneminde annenin yaşayacağı fiziksel ve ruhsal stres laktasyonu olumsuz etkileyebileceği için de mümkün mertebe emzirme döneminde cerrahi girişimlerden kaçınılması gerekir. 

Emzirme süreci tamamlandıktan sonra estetik kaygılar ile başvuran anneler ile planlama yapılırken ilk konuşulması gereken konu başka gebelik düşünüp düşünmediği olmalıdır. Her ne kadar gebelik sürecinde annelerin vücudundaki estetik kayıplar günümüz ameliyat teknikleri ile düzeltilebilse de ikinci bir gebelik ile elde edilecek tüm estetik kazanç yeniden kaybedilecektir. Bu sebeple kesin kural olmamakla beraber bu tür girişimlerin başka gebelik planlamayan kadınlarda yapılması hasta için daha faydalı olacaktır. Bu sayede mükerrer ameliyatlardan hastalar kurtarılabilir. 

Gebelikte oluşan çatlaklar için en kesin ve kalıcı çözüm çatlakların da en fazla olduğu göbek altındaki alt karın derisinin karın germe ameliyatı ile çıkartılmasıdır. Ayrıca bu ameliyatta gerginleştirilen karın ön duvarı derisinde kalan çatlaklarda gergin bir ciltte daha az göze batar hale gelir ve kalan çatlaklar bikini bölgesine taşınır. Çatlakların daha az olduğu beyaz tenli kadınlarda lazer tedavileri de mevcut durumun düzeltilmesi için bir seçenek olarak hastalara sunulabilir. 

Annelerin en sık sorduğu bir başka soru ise meme estetik ameliyatlarının daha sonraki gebeliklerde süt vermelerine engel olup olmayacağıdır. Bu soruya tam cevap verebilmek için meme estetiği için planlanan ameliyatın ne şekilde yapılacağı çok önem kazanmaktadır. Gebelik sonrası küçülen ve sarkan memelere meme alt çizgisinden yapılan bir kesi ile silikon meme protezi konulacak ise hastanın sonraki dönemde emzirmesi için hiçbir değişiklik olmayacaktır. Diğer taraftan meme küçültme veya dikleştirme ameliyatı yapılan bir hastada ne kadar meme dokusu çıkartılacağı veya kalan meme dokusundaki süt kanallarının meme başı ile bağlantılarının ne kadar korunacağı sonraki gebeliklerde annenin süt verip veremeyeceği konusunda belirleyici olacaktır. 

Gebelik sonrası olan değişiklerin giderilmesi için yapılan estetik ameliyatlar çoğu zaman yüksek hasta memnuniyeti ile sonuçlanmaktadır. Ancak burada başarı sadece güzel bir ameliyat sonucu almakla elde edilmez. Ameliyattan önce anneler ile karşılıklı görüşmeden onların dinlenerek ne istediklerinin, nasıl istediklerinin anlaşılarak planlamanın bu yönde yapılması gerekir. Her ameliyatın kaçınılamaz riskleri, iyileşme süreci ve elde edilecek maksimum estetik kazanımların ne olacağı anneler ile tartışılması ve sürece beraber karar verilmesi gerekmektedir. 


Hepinize sağlıklı günler dilerim.

Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı

 


17 Ekim 2018 Çarşamba

Yüzümüz İçin Estetik Yaptırıyoruz Ama Ya Ellerimiz?


Yaşlanmak engellenemez bir süreç olsa da günümüzde estetik cerrahinin sunduğu imkanlar ile yaşlanmanın yarattığı estetik kayıplar büyük ölçüde düzeltilebilmektedir. Ancak yaşlanma sadece yüzümüzde olan bir süreç değil tüm vücudu etkileyen top yekûn bir değişimdir. Diğer taraftan farkında olmasak da vücudumuzda ellerin görsel bir anlamı vardır. Konuşmamız kadar önemli olan vücut dilimizde mimiklerimizi el hareketlerimiz tamamlar. Karşılaştığımız zaman tokalaşma tarzımız karşımızdakine verilen en direkt mesajdır. Sevdiğimize elimizle dokunur sıcaklığımızı aktarırız. Sonuçta yüzümüze yaptıracağımız işlemler ile yaşlılığın etkilerini azaltırken ellerimizi ihmal edersek arzu ettiğimiz genç görünüme kavuşmamız mümkün olmaz. 

Kişiden kişiye süreç farklı olsa da yaşlanma ile birlikte ellerdeki yumuşak dokuda incelme, bunun sonucunda damarlarda ve kemiklerde belirginleşme ile ciltte lekelenme ve kuruma olur. El estetiği planlanan kişilerde bu değişikliklerin hangilerinin ne kadar geliştiği değerlendirilerek kişinin ihtiyacına yönelik bir tedavi şeması belirlemek gerekir. Kök hücreler ile zenginleştirilmiş yağ dokusu enjeksiyonları ve lazer biyostimülasyonu ile ciltteki hacim kayıpları yerine konulurken cildin kalitesini artırmak için PRP, mezoterapi, cilt altına saf hyaluronik asit enjeksiyonları, kök hücre veya fibroblast enjeksiyonları yapılabilir. El üzerinde zamanla oluşan kahverengi lekelerin giderilmesi için lazer, kimyasal soyma (peeling) veya mikrodermabrazyon (mekanik soyma) uygulanabilir. Ayrıca bu cerrahi işlemler renk açıcı mezoterapi uygulamaları ile kombine edilebilir. Ellere hacim kazandırmak ve cildin kalitesini arttırmak için uygulanan işlemler hemen her mevsim yapılabilse de renk açıcı işlemler sonrasında ellerin (güneş kremi kullanılarak) güneşten korunması gerekeceği için bu işlem için kış ayları tercih edilir. 

Hangi tedavinin uygulanacağına hastanın ihtiyacı değerlendirilerek karar verildiği gibi kaç seans işleme ihtiyaç olacağı da gene hastadan hastaya farklılık gösterir. Genellikle kök hücre ile zenginleştirilmiş yağ dokusu enjeksiyonu için tek seans yeterli olsa da cildi tazelemek veya rengi açmak için yapılan işlemler için iki üç hafta aralıklar ile birkaç seans işleme ihtiyaç duyulabilir. 

Hepinize sağlıklı günler dilerim.

Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı