Kasım ayı boyunca meme kanseri farkındalığı yaratmak adına pek çok aktivite yapıldı. Hastalara meme
kanserinin sıklığı, korunma yöntemleri, olası ameliyat seçenekleri anlatıldı. Kanımca insanlara meme muayenesini veya rutin tetkiklerini ihmal ederler ise ilerlemiş bir aşamada meme
kanseri hastasının neler yaşadığını da anlatmak gerek. Bunu kişilerin gözünü
korkutmak için değil, gerçekleri görerek seçimlerini ona göre yapmalarına
olanak sağlamak ve doğru seçimleri yaparken motivasyonlarını arttırmak için
yapmalıyız.
Meme kanseri tedavisi bir çok branşın koordineli bir şekilde ortak
çalışmasını gerektiren bir hastalıktır. Artan bilimsel birikim, tecrübe ve
teknoloji ile uygun hastalarda artık genel cerrahlar memenin tamamını almak
yerine memeyi korumayı tercih etmektedir. Alınan tümör dokusundaki hormon
reseptörleri incelenerek ya da genetik olarak tümördeki onkogenlere bakılarak
tümörün biyolojik davranışı daha doğru kestirilebilmekte ve tümöre özel ilaç
tedavileri başlanabilmektedir. Radyasyon onkolojisi gelişen bilgisayar
teknolojisi sayesinde ışınları tümör üzerine daha iyi odaklayabilmekte, bu
sayede çevre dokuları iyonizan radyasyonun yan etkilerinden daha iyi
koruyabilmektedir. Plastik cerrahlar olarak bizler ise hastanın kaybettiği memeyi yerine koymak ve/veya bozulan simetriyi düzeltmek adına hastalarımıza
daha çok seçenek sunabilmekte ve sonuçlarımız hastalarımızı daha fazla tatmin
edebilmektedir.
Tüm bu gelişmelere rağmen meme kanseri halen kadın popülasyonundaki en
ölümcül seyreden kanserlerdendir. Ayrıca hasta tedavi süreci sonucunda kanseri
yenip hayatını sürdürse de tedavi süreci meşakkatli ve acılıdır.
İstanbul Beyoğlu’nda Pera Müzesine yakın zamanda yolunuz düşen oldu mu
bilemiyorum. Ama geçen aylarda Müze’yi gezerken Müberra Delibaş’ın bir tablosu
dikkatimi çekti. Meme kanseri neticesinde sol memesi alınmış bir hastayı
resmettiği Metastaz adlı tablosunda hastanın
fiziksel durumunu (göğüs duvarındaki kesiyi, meme eksiliğini ve ilaçlara bağlı
gelişen kelliği) resmederken aynı zamanda hasanın yüz ifadesinde yaşadığı acıyı
da inanılmaz güzel yansıtmış. Bu güzel eseri ile hastalarımım
yaşadıklarını bir kez daha hatırlatıp farkındalık yaratan sanatçıyı canı
gönülden kutluyorum.
Hepinize sağlıklı günler dilerim.
Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder