Yıllar geçse de kimse yaşlanmak istemiyor. Yılların
getirdiği etkileri yok etmek için cerrahi yöntemler rakipsiz olsa da modern
yaşamın koşuşturmacası, vakitsizlik, bir seferde yüksek ücret ödememe isteği ve
cerrahi korkusu gibi sebeplerle insanlar daha kestirme yöntemler arayışına itiyor.
Bu noktada hastalara sunulabilecek alternatifler olsa da
akılda tutulması gereken en önemli nokta uygulanan işlemin cinsine göre her
yöntemin sınırlarının olduğunun bilinmesi ve uygulanan bir yöntemin her şeyi
sağlamaya imkan vermemesidir.
Bugün için botilinum toksini (bilinen adıyla Botox)
uygulaması ve dolgu yöntemleri hakkında yeterli bilimsel data toplanmıştır ve
bu nedenle bu işlemlerin estetik
sonuçları öngörülebilir. Bu sebeple bu işlemler görece daha güvenli
işlemlerdir.
Yağ ile yapılan dolgular ve rejeneratif tıp (yağdan elde edilen hücre kokteylleri, PRP, kök hücre ve fibroblast uygulamaları) ile ilgili
bilimsel çalışmalar ise artarak devam etmekle birlikte sonuçların her zaman her
hastada öngörülebilir olma noktasından halen uzaktayız.
Lazer, radyofrekans gibi yüksek teknolojilerin
kullanıldığı tekniklerde ise oyunun kuralları biraz değişmektedir. Bu işlemi
yapmak için bu teknolojilere parasal yatırım yapan kurumlar ya da kişiler bu
yatırının geri dönüşünü hızlandırmak adına bu yöntemleri gereğinden fazla ön
plana çıkarabilmektedir. Amacını aşan vaatler içeren reklamlar ile işlemi talep
eden insanlar yanlış yönlendirilebilmektedir. Bu cihazlar uygun hastalar için
kullanıldıklarında, kimi zaman da cerrahi ile kombine uygulandıklarında çok yüz
güldürücü sonuçlar sağlasalar da tek başlarına sihirli bir değnek
olmadıklarının hatırda tutulması gerekir.
Son yıllarda ön plana çıkartılan askı işlemlerinde ise
durum çok daha farklıdır. Bu yöntemlerdeki yapılan iş cerrahi ile yapılan askı
işlemlerinden tamamen farklıdır. Cerrahi uygulanırken dokular kesilip bir
birlerinden ayrılır, sonrasında asılacak doku derin dokuların üzerinden
kaydırılarak askı işlemi uygulanır. İyileşme sürecinde kaydırılan dokular
birbirlerine yapışacağından tekrar aşağıya düşmezler. İpler ile yapılan
işlemlerde ise eninde sonunda yer çekiminin etkisi ile dikiş dokuyu keser ve
dokular eski yerlerine dönerler. İster emilen iplerle yapılan örümcek ağı tekniği kullanılsın, ister kalıcı iplerle yapılan asma teknikleri bu sonuç
değişmez. Bu sebeple öğle arası sağlanan estetiğin ömrü de çok uzun süre
kalıcı olmayabilir.
Sağlıklı günler dilerim.
Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
Google.com/+ibrahimcanter
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder