Sizlerle
yazılarımı paylaşmaya başladığım ilk günlerde yara izlerinin ne kadar
kalacağına dair ‘‘Plastik Cerrah Dikerse İz Kalmaz Değil Mi?’’ ve ‘‘Estetik Dikeceksiniz Değil Mi? ’’ isimli yazılarımla toplumun Plastik Cerrahlardan
beklentilerini ve bizlerin neler yapabileceğini izah etmeye çalışmıştım.
Derinin tam kat
yaralandığı her durumda az ama çok
mutlaka skar dokusu (nedbe dokusu, yara izi) bırakarak iyileşir. Peki
oluşacak izin ne kadar olacağını belirleyen faktörler nedir? Yara izlerinin ne
kadar oluşacağını etkileyen pek çok faktör vardır. Bu faktörlerin bir kısmı
uygulanacak tedavi ile kontrol altına alınabilse de bazıları için yapılabilecek
fazla bir şey yoktur. Yara iyileşmesini etkileyen faktörler;
Yaralanma Mekanizması: Yaralanmanın
ne şekilde olduğu çok önemlidir. İlk yaralanma anında hücreler ne kadar harap
olur ise sonuçta oluşacak yara o denli fazla olur.
Yaranın Niteliği: Yaralanma
anında dokuların kontamine olup
olmadığı, eşlik eden geniş doku ezilmesi ve/veya doku kaybının olup olmadığı,
deri dokusundan başka cilt altı yağ dokusunun da yaralanıp yaralanmadığı, kan
dolaşımının bozulup bozulmadığı kalacak iz miktarını belirler.
Yaranın Yerleşimi: Vücutta
deri her yerde aynı kalınlıkta değildir ve her bölgenin kanlanma şekli ve
miktarı farklıdır. Bu sebeple aynı büyüklükte yaralanama farklı bölgelerde
olduğunda iyileşme şekli ve kalan izlerde farklı olur.
Yaranın Yönü: Yaralar iyileşirken yara kenarlarını açmaya çalışan
gerginlik kuvveti yaranın ne kadar iyi iyileşeceğini belirleyen önemli bir
faktördür. Bu sebeple Plastik Cerrahlar kendi planladıkları ameliyatlarda
kesilerin yönlerini özenle seçerler. Özellikle yüz bölgesinde yapacakları
ameliyatlarda izleri yüz çizgilerine paralele yaparak hem yara kenarlarındaki
gerginliği azaltırlar hem de izlerin yüz çizgileri içerisinde kamufle olmasını
sağlarlar.
Yara Onarım Tekniği: Yara onarımı sadece cildin
dikildiği bir işlem değildir. Yapılan tüm işlemlerde dokuya saygılı olunmalı,
olabildiğince doku hasarından kaçınılmalı, yara onarılırken hücrelere en az zarar verecek şekilde “atravmatik”
yöntemler kullanılmalıdır. Dokular yaklaştırılırken anatomik bütünlükler
korunmalı, dokular arasındaki ölü boşluk bırakılmalı ve gerginlikten
kaçınılmalıdır. Akılda tutulması gereken nokta ‘‘estetik dikiş’’ diye
bir kavram yoktur. Yapılan cerrahi
girişimin tamamı estetik yaklaşım prensipleri ile yapılmalıdır.
Dikiş Materyalleri: Cerrahi
olarak farklı amaçlar için üretilen farklı kalınlıklarda dikiş iplikleri ve
iğneleri mevcuttur. Her zaman yapılan onarım bölgesi ve yaranın özellikleri göz
önüne alınarak vücutta
enfeksiyon ve iltihabi reaksiyon oluşturma potansiyeli en düşük, doku
gerginliğini en iyi tolere edecek dikiş malzemeleri kullanılmalıdır.
Dikişlerin Alınma Zamanı: Zamanından önce alınan dikişler
yara kenarlarının açılmasına, çok uzu süre bırakılan dikişler ise kalıcı dikiş izlerine sebep olur. Dikişlerin ne zaman
alınacağına dikiş atılan bölgeye göre karar verilir.
Eşlik Eden Enfeksiyon: Yara yerinde enfeksiyon gelişirse
daha fazla doku reaksiyonu ve doku hasarı olur. Vücudun buna cevabı, gecikmiş
iyileşme süreci ve daha fazla bağ dokusu sentezidir. Sonuçta buna bağlı daha
fazla yara izi kalır.
Hastanın Yaşı: “Çocukların yaraları daha çabuk iyileşir” şeklindeki inanç doğru olmakla beraber çocuklarda daha az iz kalacak
şeklinde anlaşılmaması gerekir. Çocuklarda bağ dokusu hücreleri daha aktif olduğundan deri
daha gergindir ve yaralar daha fazla yara izi bırakmaya meyillidir. Diğer
yandan yaşlılarda bunun tersi söz konusudur. Yaralar daha yavaş ancak daha az
iz bırakarak iyileşir.
Kişinin Genel Sağlık Durumu: Yara iyileşmesini geciktiren diyabet, böbrek yetmezliği gibi kronik hastalıkların
eşlik ettiği kişilerde, bağ doku oluşumunun bozulduğu bazı kollajen doku
hastalıklarında, kanser hastalarında hem hastalıklarına bağlı olarak hem de
kullandıkları kemotörapatik ilaçlara bağlı, daha önceden radyoterapi uygulanmış
bölgelerde yara iyileşmesi sorunları daha sık görülür.
Sigara: Sigara yara bölgesindeki kılcal
damarlarda kan akımını azaltmakta ve yara iyileşmesini olumsuz etkilemektedir.
Çevresel faktörler: Yara iyileşme sürecinde erken dönemde güneş ışığına yada
ultraviyole (UV) ışımaya maruz kalınır ise yarada renk artışı belirgin olur. Bu
sebeple yara yerlerinin özellikle ilk 3 ay kıyafetler ve koruma faktörlü güneş
kremlerinin kullanılması ile güneşten korunması önemlidir.
Burada
bahsedilmeyen daha birçok faktör yara iyileşmesine ve oluşacak olan yara izinin
niteliğine etki etmektedir. Açıklamaya çalıştığım bir yara izinin oluşması ve
tedavi edilmesinde plastik cerrah yanında birçok faktör rol oynar. Dua ederken
yakardığımız gibi (Tanrım. Bana, değiştirebileceklerim için güç,
değiştiremeyeceklerim için sabır, ama en önemlisi, ikisinin arasındaki farkı
anlamak için akıl nasip et.) yara izleri için de iyileşmeyi optimum koşullarda
sağlayacak tüm önlemlerin alınması sonrasında yara iyileşmesi tamamlanana
kadar sabırla beklenmesi önemlidir.
Hepinize sağlıklı günler dilerim.
Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER
Estetik Plastik ve
Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder