1970’li yıllarda Yağ
dokusunun aspire edilerek alınabileceği ve bu işlemin vücut şekillendirme amacı ile kullanılabileceğinin anlaşılması (liposuction-liposakşın işlemi) Plastik ve
Estetik Cerrahi en önemli köşe taşlarından birisini oluşturmuştur.
Geçen yıllar içerisinde ise
alınan yağın doğru şekilde alınması ve muhafaza edilmesi ile yeniden vücuda
konulduğunda uygulandığı bölgede kalıcı olabileceği (yağ greftlemesinin)
gösterilmiştir. Bu bilgi en az liposuction’ın
keşfedilmesi kadar değerli bir bilgiydi.
İlerleyen teknoloji ve bilgi
birikimi ile kök hücrelerin bulunması, fonksiyonları ile ilgili birikimin
artması ve vücuttaki en önemli kök hücre kaynağının yağ dokusu olduğunun
anlaşılması üzerine tıpta ve estetik cerrahide yeni bir dönem açılmıştır. Yağ
dokusundan elde edilen kök hücrelerin yara iyileşmesi, yanıklar gibi
rekonstrüktif alandaki başarıları dokuların kendilerini yenileyebilmeleri ve
gençleşme için de potansiyellerinin ortaya konulmasını sağlamıştır. Bu sayede Rejeneratif Tıp adı altında yeni bir alan gelişmektedir. Mevcut
bilgi birikimi kök hücrelerin uygulanan yağ greftlerinin başarı şansını
arttırdığını (zenginleştirilmiş yağ uygulamaları) , uygulanan bölgede kan akımının arttığını ve cilt kalitesinin
yükseldiğini göstermektedir.
Kök hücre elde etme ile
ilgili yöntemlerin daha yaygın kullanılması zaman içinde maliyetini de
düşürmüştür. Kök hücre içeren hücre kokteylleri ile ilgili bilgi birikiminin
artmaya devam etmesi ve maliyetinin daha da düşmesi ile bu işlemin Plastik ve Estetik Cerrahinin temel işlemleri
arasındaki yerini kuvvetlendireceğine yönelik inancım artmaktadır.
Sağlıklı günler dilerim.
Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER
Estetik Plastik ve
Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder