Yapılan tüm estetik girişimlerde amaç doğal güzelliğin
restore edilmesi olmalıdır. Abartılı görünümler, doğal olmayan uygulamalar
dikkatleri yaptıran kişinin üzerine toplasa da sonuçların güzel olarak
tanımlanması çoğu zaman mümkün değildir.
Estetik amaçla uygulanan dolgu uygulamalarında da durum
farklı değildir. Özellikle yaşlanmanın bir sonucu olan yüzdeki hacim
kayıplarını yerine koymak amacıyla yapılan dolgu uygulamaları abartıya kaçmadan
yapılması gerekir. Öte yandan hastalar tekrar tekrar dolgu yaptırmamak için kalıcı dolgu uygulamalarını tercih etmektedir.
Kalıcı dolgular doğru uygulanıp uygulandıkları anda
harika bir estetik sonuç sağlasalar dahi seneler
içerisinde yüzdeki değişikliklere uyum sağlayamazlar. Kırk yaşında yaptırılan
bir dolgu ile dolgun dudaklar elde edilip güzel bir estetik sonuç elde eden
kişi elli-elli beş yaşına geldiğinde dudaklarının aynı dolgunlukta olmasını
istemeyecektir. Yüzünün yaşlanan diğer kısımlarına adapte olmayan dolgun
dudaklar sakil durmaya başlayacaktır. Kalıcı dolgular ile uygulandığı dönemde
sorun olmasa dahi zaman içinde memnuniyetsizlik oluşması riski vardır.
Kalıcı dolgu amacıyla kişinin kendi yağ dokusu
kullanıldığında (yağ greftlemesi veya yağ enjeksiyonları) ise durum farklıdır. Uygulanan yağ hastanın kendi dokusu
olduğu için asla yan etki göstermez. Uygulandığı bölgeye adapte olduğunda ise
kişi kilo alıp verdiğinde bu yağ dokusu da artar veya azalır. Kişi yaşlandıkça
yüzündeki diğer dokulara paralel değişiklikler göstererek uygulandığı zamanki
doğan görünümünü sürdürür.
Yağ greftlemesi ile yapılan
dolgu işlemlerini diğer dolgu uygulamalarından bir diğer özellik ise
içerdikleri kök hücrelerin yarattığı etkidir. Yağ dokusu vücutta bilinen en
zengin kök hücre kaynağıdır. Bu sebeple her yağ greftlemesi işlemi potansiyel
oalrak aslında kök hücre transferidir de. Yağ greftlemesi sonrası işlemin hacim
kazandırıcı etkisi derhal gözlemlenirken kök hücrelerin etkisi ile oluşan doku
yenilenmesi (gençleştirici etkisi) aylar içerisinde belirginleşir. Uygulama
yapılan yüz bölgesindeki cilt daha canlı daha parlak bir görünüm kazanır.
Yağ greftlemesi yapılırken ki
en önemli sorun uygulanan yağın ne kadarının uygulandığı bölgede kalıcı olup ne
kadarının emileceğinin önceden kestirilemiyor olmasıdır. Özellikle her iki
tarafa işlem yapılan hastalarda bir taraftaki emilme diğerinden fazla olur ise
asimetri gelişmesi riski olacağından tekrarlanan işlemlere ihtiyaç
duyulabilmektedir. Ayrıca tek seferde konulabilecek yağ miktarı da sınırlıdır.
Bu sebeple yüksek hacimde dolgu yapılması gereken durumlarda birden fazla seans
yapılması kaçınılmaz olmaktadır.
Son yıllarda bu sorunlar da
yağ greftlerinin kök hücre içeren hücre kokteylleri ile zenginleştirilmesi ile
önemli derecede aşılmıştır. Yağ dokusuna daha fazla kök hücre konularak hem tek
seferde konulabilecek yağ miktarı arttırılabilmiş hem de uygulanan yağın daha yüksek
oranda uygulandığı yerde kalması sağlanmıştır. Daha fazla kök hücre
uygulanabilmesinin soncunda erken dönemde sağlanan hacim kazandırıcı etki daha
kalıcı olurken geç dönemde gözlemlenen rejeneratif etki de daha belirgin
olmaktadır.
Kök hücre elde etme ile
ilgili yöntemlerin daha yaygın kullanılması zaman içinde maliyetleri de
düşürdüğünden kök hücre ile zenginleştirilmiş yağ enjeksiyonu işlemi daha sık
yapılmaya başlanmıştır.
Sağlıklı günler dilerim.
Prof. Dr. Halil İbrahim CANTER
Estetik Plastik ve
Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder